Monday, April 11, 2016

Sivas Lisesi Öğretmenleri Ethem Bey Parkı'nda, 1959


“ETHEM BEY’İN PARKI’NDA/KIZLAR DÖNER ÇARKINDA

Buranın kıymetini bilenlerden biri de Bengilerli Tuğbay (tugay komutanlığı yapan albay) Ethem Bey (Allahverdi) idi. Araştırmalarımıza göre, bölgenin bir bölümü Ethem Bey’e aitmiş. Tuğbay Ethem Allahverdi, emekli olduktan sonra 1934 senesinde araziyi, tüm masraflarını kendi kesesinden karşılayıp halkın yararlanacağı büyük bir parka dönüştürüyor. Önce Tavra Boğazı’ndan gelen ırmak üzerine beton bir set yaptırıyor. Önü kesilen ırmak geniş ve derin yatağında yayılıp uzayarak ufacık bir gölete dönüşüyor. Analarımızın gözüne bu gölet, ucu bucağı olmayan bir umman gibi görünüyordu. Ahali buraya Ethem Bey Barajı dedi. Barajın içinde doğal iki tane de adacık oluşmuştu. Bu adacıkların bir tanesinde gölette yüzen ördekler barınıyordu. Barajda iki tane de kayık vardı. Ethem Bey barajın kıyısına kayıklar için barınak, kayığa binmek için de tahtadan bir iskele yaptırmıştı. Kalaslardan yapılmış baraj kapağını açıp kapayan, demirden bir de volant düzeneği vardı.

Ethem Bey birikimlerini; Sivaslı çocukların oynayabileceği, gençlerin eğlenebileceği, yaşlıların oturup dinlenebileceği çok amaçlı bir park yapmak için harcadı. Barajın doğu yönündeki alanı düzelttirdi, ağaçlık olan alana yeniden ağaç fidanları diktirdi. Parkın orta yerine havuz yaptırdı. Çevresine çim tohumu ektirdi. Çiçek fideleri diktirdi. Arazinin bir bölümünü çocuk parkına dönüştürdü. Sivas’ta ilklerden olan çocuk parkına salıncaklar, “çolençökler” (tahterevalli), kaydıraklar, dönme dolaplar koydu. Gençlerin spor yapmaları için demir trapezler, tırmanmaları için halatlar, atlamaları için kum havuzları yaptırdı. Halkın oturup dinlenmeleri için parka yer yer banklar koydu. Yaptırdığı kahvenin önüne masalar, sandalyeler dizdirdi. Ahali burada oturup dinleniyor; çayını, kahvesini yudumlarken gramofonda çalan şarkılara, türkülere kulak verip zamanın tadını çıkarıyordu. Buradaki servi ağaçları, gölgelerinde dinlenen yaşlılara, saygı olsun diye başlarını hafifçe öne eğerdi. Kahve önündeki masalarda oturanlara, şeremet adımlarla çay, kahve ikram eden önlüklü garsonların ayak şıpırtılarına; “Otuz iki dişe mızıka çaldırıyor, buz gibi gazoz” diye bar bar bağıran gazozcunun sadâsı karışırdı. Burası yetmiş beş yıl evvelki Ethem Bey Parkı… Her bahar bu parkta çayırlar yeniden çıkar, türlü çeşit renklerde kır çiçekleri yeniden açardı. O zamanlar buraya gelenler mutluluğun ilahi huzuruna kavuşurdu..."

Kadir Üredi, Sivas'ımı Sıtkınan Sevdim

No comments:

Post a Comment