SİVAS KENT MEYDANININ TARİHSEL GELİŞİMİ
Sivas kentinin yerleşme tarihi Neolitik dönemde başlamıştır. Şehrin ilk kuruluş yerinin seçiminde topografya ve akarsular belirleyici olmuş. Sivas şehri halk tarafından Topraktepe olarak adlandırılan 30 m. yüksekliğindeki yatay duruşlu ya da bir yana doğru hafifçe eğimli monoklinal yapılı tabakalardan ibaret platoların akarsularla parçalanmasından sonra arta kalan jips anıt tepeden başlamış ve burada bir kale inşa edilmiştir. (Akbulut, 2009)
1175 yılında Kılıçaslan tarafından Selçuklu devletine kesin olarak bağlanmıştır. Bu dönemde Sivas Kalesi tamir edilerek yıkılmış olan surlar tekrar inşa edilmiştir. Böylece Bizans egemenliğinde kent surlarından taşarak açık kent konumuna gelen Sivas, yeniden Selçuklu egemenliğinde kapalı kent konumuna getirilmiştir. Şehrin dışarıyla olan ilgisi ise batıda Kayseri, doğuda Palas, Tokmak, kuzeyde Cancun ve Yıldız tarafında Selpur kapılarıyla sağlanmıştır (Akbulut, 2009).
Sivas kent meydanı Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminden taşıdığı eserleriyle etrafı çevrelenmiş bir merkez hüviyetindedir. Önemli tarihi dokularının bulunduğu, şehrin bütün yollarının toplandığı ve dağıldığı geniş bir meydan örneğidir. Cumhuriyet Meydanı ismi verilen bu meydan tarihi olaylara tanıklık etmiş ve ‘Hükümet Meydanı’, ‘Saray Önü’ olarak ta adlandırılmıştır. Çeşitli tarihi dönemlerde yapılan binalar meydanı şekillendirmiş ve yapılan değişikliklerle meydana kimlik kazandırılmıştır. Sivas Hükümet Meydanı güneybatıda en önemli yol aksı olan İstasyon Caddesi’ne, kuzeyde Mevlana Caddesi’ne, doğuda Atatürk Caddesi’ne bağlanmaktadır. Düzgün ışınsal bir kent tipine sahip olan kentin tam merkezine Sivas Hükümet Meydanı yerleşmiştir. Cumhuriyet döneminde İstasyon Caddesiyle beraber geniş arterlerin açılmasıyla dairesel kapalı kent değişime uğramıştır ve ışınsal yol aksları oluşmuştur. Işınsal kent dokusunun beraberinde merkezi aks etrafında salkım şeklinde bir gelişme gözükmektedir (Şekil 1) (Aydın, 2006).
Sivas’ın tarihi kent meydanı sit alanı kapsamındadır. Bu tarihi mekânda bulunan eserlerin incelenmesi geçmiş dönemlerle günümüz arasında bağlantı kurmamızı sağlamaktadır. 4000 yıllık bir tarihi geçmişiyle Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi eserlerinin bulunduğu açık hava müzesi niteliğindeki kültür ve sanat şehri olan Sivas’ta tarihin izlerini taşıyan çok önemli eserler bulunmaktadır. Şifaiye Medresesi: 1208 -1219 tarihleri arasında hükümran olan Selçuklu Sultanı 1. İzzettin Keykavus’un Sivas’ta yaptırmış olduğu darüşşifa, Anadolu Selçuklu darüşşifaları içinde günümüze ulaşan ve ayakta kalan en büyük hastane binasıdır. Hastane ve tıp medresesi olarak yaptırılmış bu eser 1768 yılına kadar bu amaçla kullanılmıştır. Bir fermanla medrese çevrilen darüşşifa, I.Dünya Savaşı’nda levazım ambarı olarak kullanılmıştır. Eserin en önemli ir özelliği de günümüze ulaşan vakfiyesidir. En eski hastane vakfiyesi olan bu belge 1219 tarihi taşımaktadır ve o dönem hastanelerinin işleyişi hakkında bilgiler verdiği gibi, Osmanlı hastaneleri içinde yönetim örneği olmuştur (Sivas Valiliği, 2002).
Çifte Minareli Medrese: Taç kapı üzerinde yer alan kitabesine göre 1271 yılında Vezir Sahip Şemsettin Mehmed Cüveyni tarafından yaptırılmıştır. Hadis ilmi okutulan medrese günümüzde doğu yönünde yer alan girişinin taş süslemeli cephesinin büyük boyutları ve tuğla-çini örgülü iki minaresi ile dikkat çekmektedir Sivas Gök Medrese ve Erzurum Çifte Minareli Medrese ile benzerlik gösteren yapının iki katlı olduğu bilinmektedir (Sivas Valiliği, 2002).
Buruciye Medresesi: 1271 M. yılında Anadolu Selçuklu Sultanlarından III. Gıyasettin Keyhüsrev zamanında Hibetullah Burucerdioğlu Muzaffer Bey tarafından yaptırılmıştır. İlmiye çalışmaları için medrese olarak yaptırılmış ve devrin pozitif ilimlerinin okutulduğu bina olarak uzun yıllar kullanılmıştır. Sarımtırak renkli taşların oyma olarak yapılan giriş kapısı ve avlu karşısındaki iç cephe, devrin Selçuklu taş oymacılığının en güzel örneklerindendir (Sivas Valiliği, 2002).
Kale Camisi: Kent merkezinde Selçuk Parkı içerisinde Buruciye Medresesi’nin tam karşısında bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerinde yer alan kitabesine göre, III. Sultan Murad'ın vezirlerinden Sivas Valisi Mahmud Paşa tarafından 1580 yılında yaptırılmıştır (Sivas Valiliği, 2002).
Kale Hamamı: 1580 yılında Mahmut Paşa tarafından yaptırılan hamamdan günümüze yalnızca temel duvarları kalmıştır. Plan şemasına göre hamam, soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden oluşmaktadır. Sıcaklık bölümü dört eyvanlı dört halvet hücresiyle planlamıştır. Üst örtüsü hakkında bir bilgiye ulaşılamamıştır.
Hükümet Binası: Sivas Valisi Halil Rifat Paşa tarafından 1884 yılında iki katlı olarak yaptırılmıştır. Bu yapı 20.00x50.00 m. ölçüsünde ve 42 odalı iken 1913-1917’de Sivas Valisi olan Muammer Bey zamanında üzerine 22 odalı üçüncü bir kat eklenmiştir. Hükümet Konağı 1978 yılında yanmış, 1982’de onarılmıştır. Neo-klasik mimari üslubu gösteren bu yapının önüne 1984 yılında Halil Rıfat Paşa’nın büstü yerleştirilmiştir (Erdem, 2007).
Jandarma Binası: Sivas Merkez Hükümet Meydanında bulunan bina; 1908 yılında Sivas Valisi Reşit Paşa tarafından İl Jandarma binası olarak yaptırılmıştır. 1975 yılına kadar İl Jandarma Alay Komutanlığı binası olarak hizmet görmüştür.
Kongre Binası: Sivas Valisi Mazlum Paşazade Mehmet Memduh Bey tarafından 3 Ekim 1892 tarihinde Mülki İdadi Binası olarak yaptırılmıştır. Dört satırlık kitabe, halen Sivas Müzesi'nde bulunmaktadır (Sivas Valiliği, 2002).
Kaynak : TARİHİ SÜREÇ İÇERİSİNDE SİVAS KENT MEYDANI’NIN İRDELENMESİ, Sevgi ÖLMEZ KALENDER, Demet DEMİROĞLU


No comments:
Post a Comment